Alfa Psikoloji Destek Merkezi

Telefon: +90 (216) 550 94 95 Telefon: +90 (342) 231 93 73
E-Posta: info@alfapsikoloji.com

Kekemeliğin Bilimsel Tanımı Nedir?

Kekemeliğin Bilimsel Tanımı Nedir?

Kekemeliğin Bilimsel Tanımı Nedir? 

DSM-IV kekemeliği; hece ve ses yinelemeleri, ünlemlemeler, sesleri uzatma, sözcüklerin parçalanması, dolambaçlı yoldan konuşma, sessiz ya da duyulabilir bloklar, sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme ve tek heceli sözcük yinelemeleri durumlarından birinin veya birden fazlasının sık ortaya çıkması ile belirli, konuşmanın akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması biçiminde tanımlamaktadır. Blok kekemeliğin önemli bir özelliğidir. Blok sonradan ortaya çıkar. Blok oluşunca hava akışıyla beraber ses akışı da kesintiye uğrar. Blok özellikle kelimenin ilk hecesinde ortaya çıkar ve giderek daha uzun sürer. Blok oluşunca kekemede özellikle dilde, çenede, gözlerde ve dudaklarda titremeler görülebilir. Böyle olunca hava akışı tutulur, kaslar gerginleşir. Kekemelikte konuşma akıcılığında duraklama olur. Uzatma yineleme ve bazen beden hareketleriyle birlikte gözlenen, sözel iletişimin düzen ve estetiğini etkileyen bir ritim bozukluğu ortaya çıkar. Kekemeliğin değişik açılardan yapılmış bir çok tanımı vardır. Kekemelik; sesin üretilmesinde, ses tonunun ritminde ve kalitesinde meydana gelen bozukluklar olarak tanımlanabilir. Özyürek'e göre kekemelik şöyle tarif edilir: 
1- Yüz ifadesinde bozukluk, uzatma, duraklama, konuşmanın ritminde bozukluk ya da konuşmanın akıcılığının bozulmasıyla…
2- Konuşan kişinin ritmi, ahengi bozmadan konuşmayı denemesi ancak başaramamasıyla…
3- Kaygı, korku, endişe, anksiyete ve hissedilen çaresizlik duygularının kekemeliği ortaya çıkarmasıyla… 
4- Kendisine güvenmemesi, kendisinden emin olmaması sonucunda konuşma yeteneğini kaybetmesiyle…
5- Kişinin kendisini kekeme olarak algılaması, dinleyiciyi rahatsız ettiğini düşünmesi, doğal konuşamadığına ilişkin yanlış inanca sahip olması ile betimlenebilir. APA nın (2000) kekemeliği şöyle tarif ediyor; Kekemelik konuşma akışında tutukluk, sesi uzatma, bir sözcük ya da sesi tekrarlayarak duraklama, anlamlı bir konuşmada psikolojik, fizyolojik ve nörolojik bir ritim bozukluğudur. Kekemeliğin sebepleri konusundaki çeşitli görüşler vardır. Görüşler arasında birlik ve beraberlik yoktur. Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça çeşitlidir. Bazı uzmanlar kekemeliği yapısal bir problem olarak kabul ederler. Bir kısmı kişilik bozukluğu olduğunu ileri sürerler. Bazı uzmanlar ise kekemeliği direniş belirtisi olarak açıklar. Kekemelik için; kişinin konuşurken konuşma hızını, nefesini ayarlayamaması sonucunda meydana gelen konuşma bozukluğu diyebiliriz.
Kekemeler üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda;
- Kekemelerin özel bir kişilik yapısı göstermediği… 
- Ancak bazı belirleyici özelliklere sahip oldukları…
- Kekemelerin kişiler arası ilişkilerinin bozuk, mutsuz, içekapanık olduğu…
- Kekeme olmayanlardan daha az soğukkanlı ve kendileri ile ilgili algılarının daha düşük olduğunu göstermiştir.

Kekemeliğin ortaya çıkışı bir travmadır. Kekemelik çocuğun toplumsal uyumunu zorlaştırır. Çocukla alay edilir ve çocuk konuşmaktan çekinir.  Kekeme çocuklar hayal kırıklığı yaşar, utanır, çekingenlik gösterir, güvensizlik ve kızgınlık duyguları geliştirebilir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen yapılan araştırmaların çoğunda, kekeleme ve akıcı konuşan kişilerin gelişim, fiziksel yapı, zeka ve kişilik bakımından anlamlı bir farklılık göstermedikleri yada çok az farklılık gösterdikleri görülmüştür. Mc Dowell'ın kekemelerin zeka düzeyleri ile ilgili bir araştırma gerçekleştirmiştir. Bu araştırma sonucunda kekemelerle ve akıcı konuşan kişilerin Stanford-Binet zeka testi sonuçları ve akademik başarılarının anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Yine Andrews ve arkadaşları da bu konuda bir araştırma yapmışlardır. Bu çalışmada da kekeleyen ve akıcı konuşan çocukların zekaları arasında anlamlı bir fark olmadığını bulunmuştur. Kekemelerin kişilik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda kekemelere “Tematik Algı Testi” (TAT) ve Rorschach gibi projektif testler uygulanmıştır. Bu testler sonucunda kekeleyen kişilerle akıcı konuşanlar arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.