Alfa Psikoloji Destek Merkezi

Telefon: +90 (216) 550 94 95 Telefon: +90 (342) 231 93 73
E-Posta: info@alfapsikoloji.com

Hitlerin insanları etkileme sanatı ve siyaset

Hitlerin insanları etkileme sanatı ve siyaset

İnsanın doğası gereği kafası karışıktır. Kafası karışık olduğu içinde hep bir sisteme göre düşünmek ister. Karışık bir zihinle kendini güvende hissetmez. Mesela ölüm karşısında insanın zihni çok karışıktır. Öldükten sonrasını düşünür. İşte bazı kişiler bu ölüm sonrası için kesinlik ifade eden sistemler kurmuşlardır. Uzakdoğu’da reenkarnasyon düşüncesi ortaya çıkmıştır. Bu bir sistemdir. İnsan bu sistemi görünce kafa karışıklığı ortadan kalkar. Ruhun sürekli beden değiştirerek yeniden dünyaya geldiğine inanır. Tek tanrılı dinler ölüm sonunda cennet ve cehennem olgusunu ortaya koyunca, bu da bir sistemdir, insanlar bu sefer buna inanmaya başladılar. Çünkü insanın kafası karışık… Bu karışıklık onu rahatsız eder. Bunun için kendini bir sistemin içinde görmek ister. Herkesin kafası karışık olduğu için herkes bir kesinlik istiyor. İşte Karl Marks bir kesinlik sununca bir çok insan ona inandı. Mao Zedong insanlara bir kesinlik sundu ve bir çok insan onun peşinden gitti. Stalin, Mussolini kendi halkına bir kesinlik sundu ve halkları bunu kabul etti. Hitler’in yaptığı da bunlardan farklı değildi. O da Almanlara bir kesinlik sunmuştu. Dünyanın en akılcı milleti Almanlardır. Böylesine akılcılığı yükseltmiş bir millet nasıl Hitler’den etkilendi? Neden Martin Heidegger gibi o zamanın en büyük düşünürü bile Hitler’in destekçisi haline geldi? Neden koskocaman Alman üniversiteleri, üniversite profesörleri Hitler’i destekliyordu? Dünyanın en akıllı ve zeki milletlerinden birisi olan Almanlar bu delinin peşine takıldılar? Ya da günümüzde neden milyonlarca insan zırdeli yöneticilerin her söylediğini ayakta alkışlıyorlar?

Adolf Hitler eğitimsiz bir insandı. Aptal birisiydi. Ama aynı zamanda zeki bir adamdı. Dünyadan pek haberi yoktu. Ama Hitler, Martin Heidegger’in, Üniversite hocalarının, akıllı insanların sahip olmadığı bir şeye sahip idi. O akıllı insanların asla sahip olmadığı bir şeye, tamamen kesinliğe sahip idi. Hitler aptaldı ama eğerleri ve amaları olmayan şeyler söylüyordu. Kesin biliyormuş gibi cümleler kuruyordu. O deliydi ama hezeyanlarını kesin bir şekilde ifade ediyordu. Evet Almanlar akıllı insanlardı ama akıl çoğu zaman kafa karışıklığı getirir. Netliği bozar. Akıllı insan net konuşamaz. İşte Adolf Hitler’in en büyük sırrı budur. Kesin konuşmasıdır. Akıl insanda kafa karışıklığını ortaya çıkarır. Kafanız karışınca korkarsınız, titrersiniz, daralırsınız, kendinizi çaresiz hissedersiniz. Bu durumdan sizi kurtaracak bir lider ararsınız. Bu konularda kesin konuşacak birilerini ararsınız. Kurtuluş savaşında Türk milletinin kafası karışık idi. Atatürk kesin konuştu ve milleti peşine taktı, bir savaşı kazandı. Günümüz dünyasında kazanan liderlere bakın. Yalanı kesinmiş gibi söylüyorlar. Adamın kaseti çıkmış, ses kaydı çıkmış ama o çıkıp kesin bir dille yalanlıyor. Kabul etmiyor. Emrinde binlerce Profesör, doktor, hakim, savcı onun yasal olmayan emirlerini yerine getiriyor. Akıllı insanların kafası karışık olduğu için 3. sınıf zihinler tarafından yönetilirler. Cahil cesur olur. Cahil kesin konuşur. İnsanların aradığı bu kesinliktir. Adam kahvehanede oturuyor. Bir konuşuyor, bir konuşuyor ki sanırsın dünya lideri. Konuşmaları kesin, kati, amasız, eğersiz. Hükümet kurup hükümet yıkıyor. Ama 4 kişilik ailesini geçindirmekten aciz. Düşünceleriniz ne kadar saçma olursa olsun eğer onları kesin bir dille ifade ediyorsanız inandırıcılığı her zaman artar. Dönem dönem toplumlar kimlik krizi yaşarlar. İşte Hitler döneminde de toplumu kimlik krizi yaşıyordu. Hitler bunu çok iyi değerlendirdi. Türkiye’de de bu kimlik krizi değişik şekillerde yaşandı. Bir ara laiklik şeklinde topluma lanse edildi. Bir ara milliyetçilik kullanıldı. Bir başka dönemde devletçilik kimliği öne çıkarıldı. Son yıllarda dincilik ve Osmanlıcılık kimliği öne çıkarılıyor. Bu iki kavram üzerinden toplum yönetilmeye çalışılıyor.

Hitlerin kesinlik içeren düşüncelerini yayan bir medyası vardı. Günümüzde de en abuk subuk düşünceler bir gerçeklik ve kesinlik içinde sunuluyor. Yeni yeni iç ve dış düşmanlar üretiliyor. Bu durumu sorgulaması gereken 1. sınıf zihinler maalesef tamamen kabullenme moduna girmişler. 1.sınıf zihinleri 3.sınıf zihinler yönetiyor. İşin püf noktası kesinlik…